16 Mayıs 2011 Pazartesi

Bikilerde şekil budaması

ACEM LALESİ


ÇİÇEĞİ HAKKINDAKİ HERŞEY, BAKIMI,ÇİÇEĞİ, ÇİÇEĞİ BAKIMI VE YETİŞTİRİLMESİ, ÇİÇEK -EKİM ZAMANINI KAÇIRMAYIN,ÇİÇEĞİNİN BAKIMI NASIL YAPILIR, BİTKİSİ YETİŞTİRİLMESİ, SULANMASI, TOPRAK - SAKSI DEĞİŞİMİ, ÇİÇEKÇİLİK,ÖZELİKLERİ,BAKIMI | ÇİÇEK ÇEŞİTLERİ,BİTKİSİNİN BAKIMI, YETİŞTİRİLMESİ, SULANMASI, TOPRAK - SAKSI DEĞİŞİMİ VE BUDANMASI HAKKINDA GENEL BİLGİLER.


Acem lalesi kolaylıkla üretilebilen bir bitkidir.
Genellikle tek yıllıktır. Ancak çok yıllık olan çeşitler de mevcuttur. Çok yıllık olanlar soğuktan etkilenmez ve yıllarca yerlerinde kalır, kendiliğinden çoğalır. Gri yeşil renkte yaprakları bulunan ve bol dallanan bir bitkidir. Çiçekleri sadece gündüz açılır ve akşamüzeri kapanır. Çiçekler mayıs ve ekim aylarında açar. Çiçekleri sarı, turuncu, kırmızımsı sarı olup yalınkat ya da katmerlidir. 116 türü bulunmaktadır.

Üretimi

Mart ayından haziran ayına kadar ya da sonbaharda tohumlar doğrudan dikim yapılacak yere ekilir. Ekim seyrek olmalıdır. Tohumlar 16 – 18 0C’ de iki haftada çimlenir. Çimlenmeden sonra sıcaklık 15 dereceye düşürülmelidir. Kazık köklü oldukları için şaşırtılmaya pek gelmez.
Ekolojik İstekleri

Bol güneşli ve sıcak yerlerden hoşlanır. Kumlu ve besin maddece zengin toprakları sever. Ancak fakir topraklarda da yetişebilmektedir. Tınlı ve killi topraklarda başarı sağlanamaz. Fideler iyice köklendikten sonra azotlu gübre uygulaması yapılamalıdır
.
Peyzajda KullanımıPark ve bahçelerde tek ya da gruplar halinde kullanılabildiği gibi kaya bahçelerinde de kullanılmaktadır. Ayrıca kesme çiçekçilikte de rahatlıkla kullanılabilmektedir.
Önemli Türleri
Eschscholtzia californica


Kuzey Batı Amerika kökenlidir. Tek yıllık bir bitkidir. 20 – 50 cm boylanır. Yazın çiçek açar. Çiçekleri parlak sarı ve ortası turuncudur. Gri – yeşil yaprakları çok ince parçalara ayrılmıştır. Bitkiler genişlemek için geniş yere gereksinim duyar. Güneşli yerleri, iyi drenajlı toprakları tercih eder. Mart , nisan ya da ekim ayında tohum atılır.

Eschscholtzia tenuifolia (E.caespitosa)
Mayıs ve ekim aylarında açan çiçekleri turuncu, sarı ve kırmızı olabilir. Bitki 45 cm boy yapar. Bol güneşli yerlerde ve zengin topraklı yerlerde iyi yetişir. Tohumlar açık alana atılır. Çiçeklenmeleri nisan , ağustos ya da mayıs , ekim aylarına denk gelir.

Karşılaşılan Önemli Hastalık ve Zararlılar
Önemli bir hastalığı ve zararlısı yoktur.
 

Hangi bitkilere aşı yapılabilir?


KUZU KARTALI

KUZU KARTALI
veya öbür adıyla
SAKALLI AKBABA
(Gypaefus barbatus)


Bu kuşu akbabalarla kartallar arasındaki halka sayanlar vardır. Kemik iliğine düşkünlüğüyle tanınır.  İliği,  hayvan   ölülerinin  bacak
kemiklerini sok yükseğe çıkarıp aşağıdaki kayaların Üzerine atıp kırmak suretiyle elde eder. Bu akbabanın bazı bölgelerde kaplumbağaları da aynı şekilde yüksekten salıverip kabuklarını parçaladığı söylenir. Hatta Eski Yunan şairi Eşil' in, bu şekilde yüksekten bırakılan bir kaplumbağanın basma çarpması sonucunda öldüğü rivayet edilmiştir.
Bu gösterişli kuş hemen 120 santim boyundadır, açılmış kanatlarının eni de 3 m.'yi bulur. «Sakallı akbaba» adını, çenesindeki uzun ve sert kıllardan alır. Vücudunun üst kısmı, grimsi kahve fon üzerinde beyaz lekelidir, vücudunun alt kısımları yer yer kızıla çalan bir beyazdır. Kuyruğu uzun ve kama biçimlidir.
Kuzu kartalı, bir zamanlar batıda Alpler'le Pirenelerden başlayarak doğuya doğru bütün Avrasya'nın dağlık bölgelerinde bulunurdu. Çok eskiden Alpler bölgesinde soyu tükenmişse de, Afrika kıtasıyla Asya'da dağınık yerlerde kalmıştır. Yalnız yakın bir geçmişte Alpler'de tekrar ortaya çıkmıştır.
Kuzu kartalı, dağlarda yaban keçilerini de öldürüp yemektedir. İnsanlara da saldırdığına dair anlatılanlar gerçek olsa gerektir. Hatta dağlık bölgelerde çocuk kaçırma suçunun kuzu kartallarıyla kaya kartalları arasında eşit olarak bölünmesi gerekir. 1870 yılında olagelen bir olay buna delildir. 14 yaşında bir çocuk bir gün öğleden sonra saat 4 sularında Alpler'deki bir dağ köyünde bulunan evine dönerken, birdenbire arkadan bir kuzu kartalının saldırısına uğramış ve kuşun kanatlarının kafasına çarpmasıyla yere yıkılmıştı. Bundan sonra yumruklarıyla kuşa karşı koymaya çalışmışsa da, kanatların ikinci bir darbesiyle tekrar yere yıkılmanın önüne geçememişti. Allahtan, çocuğun attığı çığlıklar kuzu kartalı'nı duraklatmış, bu çığlıkları duyan bir kadının koşarak gelişi üzerine de, iki kişiyle başa çıkamayacağını anladığından, canavar oradan uzaklaşmayı tercih  etmişti.

Kanguruların yaşam alanları

Cebin içinden kafasını çıkarmış yavrunun çok sevimli ve şefkat uyandıran bir görüntüsü vardır. Bu yavru, o cebe henüz 1 cm. iken annesinin rahmini terk ederek, yani daha hiçbir organı gelişimini tamamlamadan, 3 dakikalık bir yolculuk sonucunda ulaşır.

Annesinin kesesinin içinde dört farklı meme bulunur. Bu memelerden birisinde, kıvamı ve ısısıyla kendisi için özel hazırlanmış bir süt vardır. Diğer üç memede ise yeni doğmuş bir bebek için değil, yaşı daha ileri bir yavru için hazırlanan süt bulunmaktadır. Bu yavru da birkaç hafta sonra ilk emdiği memeyi bırakacak ve yaşına göre olan memeyi emmeye başlayacaktır. Biraz daha büyüyünce ise bir ötekisine geçiş yapacaktır.



Çocuklar, burada kendi kendinize sormanız gereken bazı sorular var: Öncelikle, 1 cm boyundaki kanguru yavrusu, bu dört memeden hangisini seçeceğini nereden bilecektir? Anne kanguru dört memesinin her birine bu kadar farklı özellikteki sütleri nasıl yerleştirmiştir? Dahası, yeni doğan yavrunun emdiği süt diğer memelerden gelen sütlere göre daha sıcaktır. İçerdiği besinler de daha farklıdır. Peki, anne kanguru bu meme içindeki sütü nasıl ısıtmıştır? Her yavrunun ihtiyacı olan farklı besinleri sütün içine nasıl yerleştirmiştir?

Sakın unutmayın, bunların hiçbirini yapan aslında anne kanguru değildir. Anne kangurunun, kesesinin içindeki sütlerin farklı olduğundan haberi bile yoktur. Memelerinden birinin içindeki sütün sıcaklığını hesaplayabilmesi mümkün değildir. Her süte farklı özellik vermeyi ise kendisi hiç beceremez. O hangi sütün içinde hangi besinin olduğunu da hiçbir zaman bilemez. O sadece Allah'ın kendisine emrettiği şekilde yaşayan bir kangurudur. Yavrusunun ihtiyaçlarını da Allah yaratmıştır. Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Rabbimiz, en uygun yapıdaki sütleri, kanguru yavruları için en uygun yere yani annelerinin karnına yerleştirmiştir.


Kanguru yavrusu 6,5 ayı özel kesesinden hiç çıkmadan geçirir. Ardından yaklaşık 8 ayı hem kesenin içinde, hem de dışarıda dönüşümlü olarak geçirdikten sonra, sürekli dışarıda kalmaya başlayacaktır.

Bu arada, daha birinci yavru cepten çıkmadan, ona yeni bir kardeş tırmana tırmana gelir. Her ikisi aynı cepte ve kesinlikle birbirine zarar vermeden uzun bir süre yaşar. Her yavru kendi yaşına göre besinler içeren sütün bulunduğu memeyi emer. Peki her kardeş kendisinin emmesi gereken memenin hangisi olduğunu nereden bilir. Bu sorunun cevabı çok açıktır: Allah'ın ilhamıyla, öğretmesiyle.

Kangurular cüsseleriyle de oldukça dikkat çeker; gövdeleri 1,5 m., kuyrukları ise 1 m.'dir. Kanguru ailesi arka ayaklarının büyüklüğü sayesinde 8 metrelik mesafeyi bir anda katedebilir. Hızlı koşarken dengelerini çok güçlü ve iri olan kuyruklarıyla sağlarlar. Peki sizce ayakları tesadüfen mi bu kadar büyüktür? Ya da rahatça sıçramak için çok büyük arka ayaklara ihtiyaçları olduğunu anneleri mi hesaplamıştır? Tabii ki doğru cevap bunların hiçbiri değildir. Hiçbir şey tesadüfen olmamıştır. Herşeyi canlıların ihtiyaçlarına göre yaratan Allah, kanguruyu da diğer tüm canlıları yarattığı gibi en mükemmel şekilde yaratmıştır.

MAYMUNLARIN YAŞAMI,GEÇMİŞLERİ,BAKIM

MAYMUNLARIN YAŞAMI,GEÇMİŞLERİ,ÜREME,BAKIM,
ÖMÜRLERİ,MAYMUN RESİMLERİ,MAYMUN,ŞEBEK























MAYMUNLAR

ŞÎMDİYE KADAR gözden geçirdiğimiz hayvan gruplarının bir özelliği çeşitlerinin çokluğu idi. Hemen her hayvan türünün devleri ve cüceleri, alelade tipleri ve görünüşü ile davranışlarındaki acayipliklerden ötürü ötekilerle akraba olduklarına inanmakta güçlük çektiğimiz çeşitleri vardır. Boyu 12 -13 santimi geçmeyen minik maki ve küçük marmoset ile 300 kilo ağırlığındaki goril gibi farklı üyeleri olan maymun gruplarında da aynı duruma raslıyoruz.
Eski zooloji kitapları genellikle maymungillerle başlamaktaydı. İnsanoğlu da aslında bu gruptan olduğu için maymungiller, hayvanlar arasında birinci ve en ileri olmak vasfına lâyık görülmüştü. Hakikatte ise maymunlar ancak bir bakımdan diğer hayvanlardan ileridirler. Beyinlerinin bazı kısımları ve özellikle insanlarda yargılama gücünü kontrol eden kısım olan asıl beyin, onlarda epeyce gelişmiştir. Yoksa birçok hayvanlar görme, işitme, koku alma, kuvvet ve beden gelişmesi bakımlarından onlardan daha ileridir.
Bu grupun üyeleri arasında zihin yapıları bakımından da çok fark vardır. Meselâ, makilerde, ortalama memelilerden daha ileri bir zekâ göze çarpmaz. Buna karşılık gerçek maymunlar, meselâ, tepelerinde asılı bir yiyeceğe uzanabilmek için ellerinin altındaki cisimleri üst üste yığmakla bir cins yargılama güçleri olduğunu ispat etmişlerdir. Orangutan'm beyni insanınkine benzer, fakat büyüklük ve ağırlık bakımından şüphesiz onun seviyesine erişemez. Küçük maymunların beyin ağırlıkları ise vücutlarına kıyasla diğer memelilerin çoğundan fazladır.

Nesli Tükenmekte Olan Kuşlar

Kuşlarında Nesli Tükeniyor....
Her yıl onlarca canlı keşfedilmesine rağmen, her yıl bir çok canlının neslinin tükenmesi ile birlikte binlerce canlının nesli de tükenmek üzere.Yıllık biyoçeşitlilik raporuna göre 17 binden fazla canlı türünün nesli tükenme sınırında.

Zürafalar Yaşam Alanları

Erkeklerinin boyu 4.4 ve 5.5 metre boyunda olup 1.5 ton ağırlığındadır. Bügüne kadar kayıt edilmiş en büyük zürafa 5.87 m. olup 2 ton ağırlığındadır. Dilleri boynuzumsu yapıya sahiptir. Dişiler ise 1 2 feet gibi yüksekliğe sahiptir ve erkeklere göre daha hafiftir. Dişiler genellikle erkeklerine göre hafif ve daha kısa olurlar. Her iki cinsinde boynuzları vardır, dişilerin boynuzu daha kısadır. Boynuzları kemikleşmiş kıkırdaktan oluşmuştur ve ossiconesden çağırıştırılır. Erkekler yaşlandıkça kafasındaki boynuzlarıda kalsiyumun etkisiyle gelişir. Zürafaların derilerini kaplayan siyah noktalar bulunmaktadır. Karınları vücutlarında olmasına karşın ayrıktır. Bu noktalar zürafanın desenleridir. Zürafaların ses telleri yoktur. 35 cm uzunluğunda siyah bir dile sahiptirler.

Zürafalar, geyik ve ineklerle anılır ama farklı bir familyadandır. En yakın akrabası okapidir. Yaşam bölgesi ise Çad ve Güney Afrika'dır.

Aslan Bufalo Belgeseli : Aslan Bufal Avı Belgeseli video...

15 Mayıs 2011 Pazar

Dünya Üzerindeki Bitki Örtüsü Çeşitleri ve Özellikleri


Bitkilerin oluşturdukları toplulukların sınıflanmasında birçok ölçüt kullanılmakta olup olanı fizyonomik görünüm esas alınarak yapılan sınıflamalardır.
Bu bitkilerin dış görünüşünü etkileyen şekil, renk, yoğunluk, yükseklik, topluluğun mevsimlere göre aldığı şekil, renk, yoğunluk, dikey yönde tabakalaşma durumu, hayat formu dikkate alınmaktadır. Buna göre bitkiler orman, çalı, ot, bataklık, çöl vb, şekilde ya da yaprak döken, daimi yeşil geniş yapraklı, daimi yeşil iğne yapraklı gibi sınıflar oluşturabilmektedir.
Ağaç formasyonlarında yağış şartları, sıcaklık durumu, toprak özellikleri ve yükselti şartlarının elverişli olduğu yerlerde her yerde ağaç formasyonları yetişebilir. Yağışların az olması şiddetli buharlaşma ağaç yetişmesini engeller. Ormanların temel unsuru ağaçlardır. Çeşitli büyüklükte ve türdeki ağaçların bir araya gelerek oluşturdukları topluluklara orman denir.

ÇALI FOMASYONU: Ormanları tahribi sonucunda oluşan kısa boylu ağaççıklardan oluşan bitki formasyonudur.