16 Mayıs 2011 Pazartesi

Bikilerde şekil budaması

ACEM LALESİ


ÇİÇEĞİ HAKKINDAKİ HERŞEY, BAKIMI,ÇİÇEĞİ, ÇİÇEĞİ BAKIMI VE YETİŞTİRİLMESİ, ÇİÇEK -EKİM ZAMANINI KAÇIRMAYIN,ÇİÇEĞİNİN BAKIMI NASIL YAPILIR, BİTKİSİ YETİŞTİRİLMESİ, SULANMASI, TOPRAK - SAKSI DEĞİŞİMİ, ÇİÇEKÇİLİK,ÖZELİKLERİ,BAKIMI | ÇİÇEK ÇEŞİTLERİ,BİTKİSİNİN BAKIMI, YETİŞTİRİLMESİ, SULANMASI, TOPRAK - SAKSI DEĞİŞİMİ VE BUDANMASI HAKKINDA GENEL BİLGİLER.


Acem lalesi kolaylıkla üretilebilen bir bitkidir.
Genellikle tek yıllıktır. Ancak çok yıllık olan çeşitler de mevcuttur. Çok yıllık olanlar soğuktan etkilenmez ve yıllarca yerlerinde kalır, kendiliğinden çoğalır. Gri yeşil renkte yaprakları bulunan ve bol dallanan bir bitkidir. Çiçekleri sadece gündüz açılır ve akşamüzeri kapanır. Çiçekler mayıs ve ekim aylarında açar. Çiçekleri sarı, turuncu, kırmızımsı sarı olup yalınkat ya da katmerlidir. 116 türü bulunmaktadır.

Üretimi

Mart ayından haziran ayına kadar ya da sonbaharda tohumlar doğrudan dikim yapılacak yere ekilir. Ekim seyrek olmalıdır. Tohumlar 16 – 18 0C’ de iki haftada çimlenir. Çimlenmeden sonra sıcaklık 15 dereceye düşürülmelidir. Kazık köklü oldukları için şaşırtılmaya pek gelmez.
Ekolojik İstekleri

Bol güneşli ve sıcak yerlerden hoşlanır. Kumlu ve besin maddece zengin toprakları sever. Ancak fakir topraklarda da yetişebilmektedir. Tınlı ve killi topraklarda başarı sağlanamaz. Fideler iyice köklendikten sonra azotlu gübre uygulaması yapılamalıdır
.
Peyzajda KullanımıPark ve bahçelerde tek ya da gruplar halinde kullanılabildiği gibi kaya bahçelerinde de kullanılmaktadır. Ayrıca kesme çiçekçilikte de rahatlıkla kullanılabilmektedir.
Önemli Türleri
Eschscholtzia californica


Kuzey Batı Amerika kökenlidir. Tek yıllık bir bitkidir. 20 – 50 cm boylanır. Yazın çiçek açar. Çiçekleri parlak sarı ve ortası turuncudur. Gri – yeşil yaprakları çok ince parçalara ayrılmıştır. Bitkiler genişlemek için geniş yere gereksinim duyar. Güneşli yerleri, iyi drenajlı toprakları tercih eder. Mart , nisan ya da ekim ayında tohum atılır.

Eschscholtzia tenuifolia (E.caespitosa)
Mayıs ve ekim aylarında açan çiçekleri turuncu, sarı ve kırmızı olabilir. Bitki 45 cm boy yapar. Bol güneşli yerlerde ve zengin topraklı yerlerde iyi yetişir. Tohumlar açık alana atılır. Çiçeklenmeleri nisan , ağustos ya da mayıs , ekim aylarına denk gelir.

Karşılaşılan Önemli Hastalık ve Zararlılar
Önemli bir hastalığı ve zararlısı yoktur.
 

Hangi bitkilere aşı yapılabilir?


KUZU KARTALI

KUZU KARTALI
veya öbür adıyla
SAKALLI AKBABA
(Gypaefus barbatus)


Bu kuşu akbabalarla kartallar arasındaki halka sayanlar vardır. Kemik iliğine düşkünlüğüyle tanınır.  İliği,  hayvan   ölülerinin  bacak
kemiklerini sok yükseğe çıkarıp aşağıdaki kayaların Üzerine atıp kırmak suretiyle elde eder. Bu akbabanın bazı bölgelerde kaplumbağaları da aynı şekilde yüksekten salıverip kabuklarını parçaladığı söylenir. Hatta Eski Yunan şairi Eşil' in, bu şekilde yüksekten bırakılan bir kaplumbağanın basma çarpması sonucunda öldüğü rivayet edilmiştir.
Bu gösterişli kuş hemen 120 santim boyundadır, açılmış kanatlarının eni de 3 m.'yi bulur. «Sakallı akbaba» adını, çenesindeki uzun ve sert kıllardan alır. Vücudunun üst kısmı, grimsi kahve fon üzerinde beyaz lekelidir, vücudunun alt kısımları yer yer kızıla çalan bir beyazdır. Kuyruğu uzun ve kama biçimlidir.
Kuzu kartalı, bir zamanlar batıda Alpler'le Pirenelerden başlayarak doğuya doğru bütün Avrasya'nın dağlık bölgelerinde bulunurdu. Çok eskiden Alpler bölgesinde soyu tükenmişse de, Afrika kıtasıyla Asya'da dağınık yerlerde kalmıştır. Yalnız yakın bir geçmişte Alpler'de tekrar ortaya çıkmıştır.
Kuzu kartalı, dağlarda yaban keçilerini de öldürüp yemektedir. İnsanlara da saldırdığına dair anlatılanlar gerçek olsa gerektir. Hatta dağlık bölgelerde çocuk kaçırma suçunun kuzu kartallarıyla kaya kartalları arasında eşit olarak bölünmesi gerekir. 1870 yılında olagelen bir olay buna delildir. 14 yaşında bir çocuk bir gün öğleden sonra saat 4 sularında Alpler'deki bir dağ köyünde bulunan evine dönerken, birdenbire arkadan bir kuzu kartalının saldırısına uğramış ve kuşun kanatlarının kafasına çarpmasıyla yere yıkılmıştı. Bundan sonra yumruklarıyla kuşa karşı koymaya çalışmışsa da, kanatların ikinci bir darbesiyle tekrar yere yıkılmanın önüne geçememişti. Allahtan, çocuğun attığı çığlıklar kuzu kartalı'nı duraklatmış, bu çığlıkları duyan bir kadının koşarak gelişi üzerine de, iki kişiyle başa çıkamayacağını anladığından, canavar oradan uzaklaşmayı tercih  etmişti.

Kanguruların yaşam alanları

Cebin içinden kafasını çıkarmış yavrunun çok sevimli ve şefkat uyandıran bir görüntüsü vardır. Bu yavru, o cebe henüz 1 cm. iken annesinin rahmini terk ederek, yani daha hiçbir organı gelişimini tamamlamadan, 3 dakikalık bir yolculuk sonucunda ulaşır.

Annesinin kesesinin içinde dört farklı meme bulunur. Bu memelerden birisinde, kıvamı ve ısısıyla kendisi için özel hazırlanmış bir süt vardır. Diğer üç memede ise yeni doğmuş bir bebek için değil, yaşı daha ileri bir yavru için hazırlanan süt bulunmaktadır. Bu yavru da birkaç hafta sonra ilk emdiği memeyi bırakacak ve yaşına göre olan memeyi emmeye başlayacaktır. Biraz daha büyüyünce ise bir ötekisine geçiş yapacaktır.



Çocuklar, burada kendi kendinize sormanız gereken bazı sorular var: Öncelikle, 1 cm boyundaki kanguru yavrusu, bu dört memeden hangisini seçeceğini nereden bilecektir? Anne kanguru dört memesinin her birine bu kadar farklı özellikteki sütleri nasıl yerleştirmiştir? Dahası, yeni doğan yavrunun emdiği süt diğer memelerden gelen sütlere göre daha sıcaktır. İçerdiği besinler de daha farklıdır. Peki, anne kanguru bu meme içindeki sütü nasıl ısıtmıştır? Her yavrunun ihtiyacı olan farklı besinleri sütün içine nasıl yerleştirmiştir?

Sakın unutmayın, bunların hiçbirini yapan aslında anne kanguru değildir. Anne kangurunun, kesesinin içindeki sütlerin farklı olduğundan haberi bile yoktur. Memelerinden birinin içindeki sütün sıcaklığını hesaplayabilmesi mümkün değildir. Her süte farklı özellik vermeyi ise kendisi hiç beceremez. O hangi sütün içinde hangi besinin olduğunu da hiçbir zaman bilemez. O sadece Allah'ın kendisine emrettiği şekilde yaşayan bir kangurudur. Yavrusunun ihtiyaçlarını da Allah yaratmıştır. Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Rabbimiz, en uygun yapıdaki sütleri, kanguru yavruları için en uygun yere yani annelerinin karnına yerleştirmiştir.


Kanguru yavrusu 6,5 ayı özel kesesinden hiç çıkmadan geçirir. Ardından yaklaşık 8 ayı hem kesenin içinde, hem de dışarıda dönüşümlü olarak geçirdikten sonra, sürekli dışarıda kalmaya başlayacaktır.

Bu arada, daha birinci yavru cepten çıkmadan, ona yeni bir kardeş tırmana tırmana gelir. Her ikisi aynı cepte ve kesinlikle birbirine zarar vermeden uzun bir süre yaşar. Her yavru kendi yaşına göre besinler içeren sütün bulunduğu memeyi emer. Peki her kardeş kendisinin emmesi gereken memenin hangisi olduğunu nereden bilir. Bu sorunun cevabı çok açıktır: Allah'ın ilhamıyla, öğretmesiyle.

Kangurular cüsseleriyle de oldukça dikkat çeker; gövdeleri 1,5 m., kuyrukları ise 1 m.'dir. Kanguru ailesi arka ayaklarının büyüklüğü sayesinde 8 metrelik mesafeyi bir anda katedebilir. Hızlı koşarken dengelerini çok güçlü ve iri olan kuyruklarıyla sağlarlar. Peki sizce ayakları tesadüfen mi bu kadar büyüktür? Ya da rahatça sıçramak için çok büyük arka ayaklara ihtiyaçları olduğunu anneleri mi hesaplamıştır? Tabii ki doğru cevap bunların hiçbiri değildir. Hiçbir şey tesadüfen olmamıştır. Herşeyi canlıların ihtiyaçlarına göre yaratan Allah, kanguruyu da diğer tüm canlıları yarattığı gibi en mükemmel şekilde yaratmıştır.

MAYMUNLARIN YAŞAMI,GEÇMİŞLERİ,BAKIM

MAYMUNLARIN YAŞAMI,GEÇMİŞLERİ,ÜREME,BAKIM,
ÖMÜRLERİ,MAYMUN RESİMLERİ,MAYMUN,ŞEBEK























MAYMUNLAR

ŞÎMDİYE KADAR gözden geçirdiğimiz hayvan gruplarının bir özelliği çeşitlerinin çokluğu idi. Hemen her hayvan türünün devleri ve cüceleri, alelade tipleri ve görünüşü ile davranışlarındaki acayipliklerden ötürü ötekilerle akraba olduklarına inanmakta güçlük çektiğimiz çeşitleri vardır. Boyu 12 -13 santimi geçmeyen minik maki ve küçük marmoset ile 300 kilo ağırlığındaki goril gibi farklı üyeleri olan maymun gruplarında da aynı duruma raslıyoruz.
Eski zooloji kitapları genellikle maymungillerle başlamaktaydı. İnsanoğlu da aslında bu gruptan olduğu için maymungiller, hayvanlar arasında birinci ve en ileri olmak vasfına lâyık görülmüştü. Hakikatte ise maymunlar ancak bir bakımdan diğer hayvanlardan ileridirler. Beyinlerinin bazı kısımları ve özellikle insanlarda yargılama gücünü kontrol eden kısım olan asıl beyin, onlarda epeyce gelişmiştir. Yoksa birçok hayvanlar görme, işitme, koku alma, kuvvet ve beden gelişmesi bakımlarından onlardan daha ileridir.
Bu grupun üyeleri arasında zihin yapıları bakımından da çok fark vardır. Meselâ, makilerde, ortalama memelilerden daha ileri bir zekâ göze çarpmaz. Buna karşılık gerçek maymunlar, meselâ, tepelerinde asılı bir yiyeceğe uzanabilmek için ellerinin altındaki cisimleri üst üste yığmakla bir cins yargılama güçleri olduğunu ispat etmişlerdir. Orangutan'm beyni insanınkine benzer, fakat büyüklük ve ağırlık bakımından şüphesiz onun seviyesine erişemez. Küçük maymunların beyin ağırlıkları ise vücutlarına kıyasla diğer memelilerin çoğundan fazladır.

Nesli Tükenmekte Olan Kuşlar

Kuşlarında Nesli Tükeniyor....
Her yıl onlarca canlı keşfedilmesine rağmen, her yıl bir çok canlının neslinin tükenmesi ile birlikte binlerce canlının nesli de tükenmek üzere.Yıllık biyoçeşitlilik raporuna göre 17 binden fazla canlı türünün nesli tükenme sınırında.

Zürafalar Yaşam Alanları

Erkeklerinin boyu 4.4 ve 5.5 metre boyunda olup 1.5 ton ağırlığındadır. Bügüne kadar kayıt edilmiş en büyük zürafa 5.87 m. olup 2 ton ağırlığındadır. Dilleri boynuzumsu yapıya sahiptir. Dişiler ise 1 2 feet gibi yüksekliğe sahiptir ve erkeklere göre daha hafiftir. Dişiler genellikle erkeklerine göre hafif ve daha kısa olurlar. Her iki cinsinde boynuzları vardır, dişilerin boynuzu daha kısadır. Boynuzları kemikleşmiş kıkırdaktan oluşmuştur ve ossiconesden çağırıştırılır. Erkekler yaşlandıkça kafasındaki boynuzlarıda kalsiyumun etkisiyle gelişir. Zürafaların derilerini kaplayan siyah noktalar bulunmaktadır. Karınları vücutlarında olmasına karşın ayrıktır. Bu noktalar zürafanın desenleridir. Zürafaların ses telleri yoktur. 35 cm uzunluğunda siyah bir dile sahiptirler.

Zürafalar, geyik ve ineklerle anılır ama farklı bir familyadandır. En yakın akrabası okapidir. Yaşam bölgesi ise Çad ve Güney Afrika'dır.

Aslan Bufalo Belgeseli : Aslan Bufal Avı Belgeseli video...

15 Mayıs 2011 Pazar

Dünya Üzerindeki Bitki Örtüsü Çeşitleri ve Özellikleri


Bitkilerin oluşturdukları toplulukların sınıflanmasında birçok ölçüt kullanılmakta olup olanı fizyonomik görünüm esas alınarak yapılan sınıflamalardır.
Bu bitkilerin dış görünüşünü etkileyen şekil, renk, yoğunluk, yükseklik, topluluğun mevsimlere göre aldığı şekil, renk, yoğunluk, dikey yönde tabakalaşma durumu, hayat formu dikkate alınmaktadır. Buna göre bitkiler orman, çalı, ot, bataklık, çöl vb, şekilde ya da yaprak döken, daimi yeşil geniş yapraklı, daimi yeşil iğne yapraklı gibi sınıflar oluşturabilmektedir.
Ağaç formasyonlarında yağış şartları, sıcaklık durumu, toprak özellikleri ve yükselti şartlarının elverişli olduğu yerlerde her yerde ağaç formasyonları yetişebilir. Yağışların az olması şiddetli buharlaşma ağaç yetişmesini engeller. Ormanların temel unsuru ağaçlardır. Çeşitli büyüklükte ve türdeki ağaçların bir araya gelerek oluşturdukları topluluklara orman denir.

ÇALI FOMASYONU: Ormanları tahribi sonucunda oluşan kısa boylu ağaççıklardan oluşan bitki formasyonudur.

BİTKİLERDE ÜREME VE GELİŞME

Bitkilerde döllenmeyi sağlayan gerçek gametler mayoz bölünmeyle değil, mayozu izleyen mitoz bölünmeli hazırlık dönemiyle meydana getirilir. Bu hazırlık dönemine monoploit gelişme evresi denir.
A. ÇİÇEKSİZ BİTKİLERDE ÜREME
Çiçeksiz bitkilerin hemen hepsi spor meydana getirir. Sporlar çimlenerek haploid bitkicikleri (gametofitleri) oluştururlar. Üremelerinde eşeysiz ve eşeyli üremenin birbirini takip etmesi yani döl almaşı (=metagenez) görülür.
• Su yosunlarının çoğunda zigot mayoz geçirerek sporlar oluşur ve haploid evre hakimdir.
• Kara yosunlarında döllenme sonucu oluşan zigottan mitoz bölünmelerle meydana gelen sporofit bitki gametofit bitki üzerinde gelişir ve mayozla sporlar oluşturur. Sporlar mitozla çimlenerek gametofit bitkiyi meydana getirir. Haploid evre hakimdir.
• Eğrelti otlarında döllenmeyle oluşan zigot mitoz bölünmelerle sporofit bitkiyi oluşturur. Sporofit fotosentez yapabilir, üzerindeki spor keselerinden mayoz bölünmeyle oluşan sporlar çimlenerek gametofiti oluşturur. Diploid evre hakimdir.

BİTKİLER ALEMİ

Hepsi çok hücreli, hücre yapıları ise ökaryottur. Hücreleri çeperli, çeperin esas maddesi ise selülozdur. Klorofil molekülleri kloroplastlar içinde kümelenmiştir. Kloroplasttan başka, kromoplast ve lökoplast gibi renk pigmentleri de vardır. Depo karbonhidratları nişastadır. Yeşil bitkilerin hepsi ototrof olup, ışık enerjisini kimyasal enerjiye çevirirler. Çoğunluğu toprağa bağlı olduğundan yer değiştiremezler.




Hayvanların Etkili Tedavi Yöntemleri: Su Aygırı, Manda, Gergedan, Fil

Doğadaki canlılardan çoğu kendi rahatsızlıklarını kendileri tedavi eder. Örneğin su aygırı, manda, fil ve gergedan gibi canlılar derilerindeki parazitlerden kurtulmak için çamurda banyo yaparlar. Bunun nedeni çamurda hiçbir mikrop ve parazitin yaşamamasıdır. Çamurun faydaları sadece bu kadarla sınırlı değildir. Özellikle killi çamur mikrop barındırmamasının yanında aynı zamanda yaraların kabuk bağlayıp kapanmasını da kolaylaştırıcı bir özelliğe sahiptir. Bütün hayvanlar içinde özellikle filler antiseptik yapıdaki killi toprak parçalarını büyük bir özenle yaralarına sürerler veya hortumlarıyla yaralarının üzerine kabuk bağlaması için toz atarlar. Killi toprağın başka bir özelliği de kaolin maddesi açısından zengin olmasıdır. Hayvanların kendi kendilerini tedavi etmek için kullandıkları yöntemlerdeki dikkat çeken nokta hepsinin ne yapacaklarını çok iyi bilmeleri, hangi hastalığa neyin iyi geleceğini tespit etmeleridir. Bir gergedanın, bir filin ya da herhangi başka bir canlının toprakta bulunan bir maddenin antiseptik özelliğinin olduğunu bilmesine elbette ki imkan yoktur. Doğadaki tüm canlılar Allah'ın ilhamıyla hareket eder. Üstün ilim sahibi olan Allah gözetendir, yarattıklarını koruyandır.

Hayvanlar için parazitlerden kurtulmanın en etkili ve kolay yöntemi çamur banyosu yapmaktır. Fillerin ve su aygırılarının yanı sıra bizonlar ve Amerikan bufaloları da toz banyosu yaparak temizlenir. Bu banyo sayesinde bufalo gevşek derisini değiştirir. Yeni derilerinin üzerinde kalan ince toz tabakası böceklerin bu canlıları ısırmasını engeller.

Anemon Bitkileri ve Balıkları


Anemon bitkileri duyargalarının üzerinde bulunan çok sayıdaki yakıcı kapsül, kendilerine herhangi bir şey dokunduğu veya sürtündüğü anda hemen açılır ve etkisi çok güçlü olan bir zehir salgılar. Bu, çoğu zaman zehiri alan canlının felç olarak ölmesine sebebiyet verecek kadar güçlü bir sıvıdır. Anemon bitkilerinin etki etmediği canlılar da vardır. Örneğin Anemon balıkları, Anemon bitkilerinin yakıcı kapsüllerinin arasında yaşayabilen nadir canlılardandır. Anemon balıklarının üzerinde bulunan "saydam madde" bitkideki bu yakıcı kapsülleri durdurabilecek niteliktedir. Bitkiye yaklaşan balık, gövdesini yavaş yavaş Anemonlar'a değdirmeye başlar. Üzerindeki saydam madde sayesinde zehirden çok fazla etkilenmeyen anemon balığının amacı yakıcı kapsüllerin üzerinde patlamasını sağlamaktır. Anemon balığı birkaç denemenin sonunda zehire bağışıklık kazanır ve bitkinin dokunaçlarının arasına yerleşir. Yeni doğan ve Anemon bitkilerine karşı hiçbir bağışıklığı bulunmayan balıklar da, diğerlerinin geçtiği aşamalardan tek tek geçer. Anemon balıkları bu denemeleri tesadüfen yapmaya karar vermiş olsalayı neler olurdu? İlk seferde ya da daha sonraki denemelerinde balık patlatacağı kapsül sayısını tutturamayacağı için fazla zehir alıp ölürdü. Oysa böyle olmamıştır. İlk ortaya çıktıklarından beri Anemon bitkileri ve balıkları birlikte kusursuz bir uyum içinde yaşamaktadır. Çünkü Allah yarattıklarını en iyi bilendir, koruyandır.

Tek bir Anemon bitkisi tüm hayatı boyunca Anemon balıklarını tehlikelerden korumak için yeterli olmaktadır. Bu ortaklık balığa peşindeki avcılardan korunma imkanı sağlar. Buna karşılık olarak da Anemon bitkisi, balığın ardında bıraktığı yiyecek parçalarından faydalanır. Bu canlıları birbirine uyumlu yaratan Allah'tır

Su Altının Temizlikçi Canlıları


Büyük balıkların etrafında cesur bir şekilde dolaşan, kimi zaman bu canlıların ağızlarının içine kadar giren küçük balıklar son derece dikkat çekici bir görüntü oluşturur. Deniz canlıları arasında çok sık rastlanan bu tip ilginç birlikteliklerin nedeni balıkların temizlenme ihtiyacıdır. Mercan kayalıklarında temizlikçi ördek balıkları ve temizlikçi karideslerden oluşan bir grup her zaman bu işlem için hazır bulunur. Hani balığı ya da papağan balığı gibi balıklar geldiğinde küçük ördek balığı gibi temizlikçi balıklar, büyük balıkların ağzının içine doğru yüzer ve ölü deri parçalarını temizleyerek, balıktaki mantar istilasını durdururlar. Birçok balık bu temizlik duraklarına birkaç günde bir uğrar. Temizlikçi balıklar bu gibi yerlerde 6 saat içinde 300 kadar balığı temizleyebilir.

Çamuratlar Balıklarının İlginç Yaşamları

Mangrov bataklıklarındaki kalın çamur tabakasının üzerinde Çamuratlar balıkları yaşar. Bu balıkların çamurun üstünde yalnızca başları ve periskop gibi hareket eden gözleri görülür. Diğer birçok balıktan farklı olarak Çamuratlar balıkları uzaktaki nesneleri, örneğin uzaktaki bir böceği bile farkedebilir. Balık, avını gözetlerken sık sık su yüzüne çıkar ve kıyıya kadar onu izler. Diğer balıkların aksine Çamuratlar balıkları geniş solungaç odacıklarında hava ve suyun bir karışımını taşıdıkları için çamurun içinde yaşayabilir. Bir dalgıcın oksijen tüpüne eşdeğer olan solunum sistemleri sayesinde karada kullanmak için gerekli olan oksijeni süzer. Sert çamurun üzerinde hareket etmek için kısa ve kalın göğüs yüzgeçlerini kullanır. Islak çamurun üzerinde sıçrar, kuyruklarını büker, daha sonra güçlü bir refleksle düzeltirler. Allah'ın sıfatlarından biri de Bedi, yani örneksiz yaratandır. Çamuratlar balıkları da diğer balıklardan tamamen farklı özellikleri ile Allah'ın Bedi sıfatının bir tecellisidir.

Yılanlar ve Türleri

Yılanlar

Yılanlara has birçok yapı özelliklerine bazı kertenkelelerde de rastlanmaktadır. Bu da, yeraltında yaşayan birçok kertenkelelerin yılanınkine benzer bir evrim geçirmiş olmalarından ileri gelir. Bugünün ayaksız kertenkeleleri, evrimlerinin ilk safhalarmdaki yılanlarla kıyaslanabilir. Fakat birçok ayaksız kertenkele aileleri olduğu halde bu grupların üyeleri gerçek yılanların üstün
yapışma   ve   âdetlerine   erişememişlerdir.
Yılanların vücudu daima uzun ve silindir biçimlidir. Pulları daima pürüzsüzdür ve hafifçe kiremit tarzında dizilmiştir. Kertenkelelerde sık sık rastlanan diken, siğil, boynuz, tarak, et, yaka ve paraşüt gibi özellikler yılanlarda hiç bir zaman görülmez. Alt ve üst göz kapakları birleşerek, gözün üstünü saat camı şeklinde örtmüştür. Göz yuvarlakları da az oynak olduğundan, yılanların bakışlarında, birçok avlarını ipnotize ettiği söylenen bir sabitlik vardır. Yılanları başka sürüngenlerden ayıran bir özellik de, alt çenelerinin iki yansının sadece elâstikî bir bağla birleşmiş olmasıdır. Yılanların kulaklarının dışta bir deliği olmadığı gibi, göğüs kemikleri de yoktur.

Karıncalar Hakkında Bilgi

Bugün yaşayan tüm karıncaların toplam ağırlığının, yaşayan tüm insanların ağırlığından daha fazla olduğunu ya da bir karınca kolonisinin nüfusunun yüz binlerden milyarlara varabildiğini biliyor muydunuz?

Karıncalar 100 milyon yıldan uzun süredir dünya üzerinde yaşamaktadır ve gezegenin her yerine yayılmış durumdadırlar. Dünyanın bilinen en yaşlı karıncası bir amberin içinde korunmuş şekilde bulunmuştur. Adı Sphecomyrma freyi’dir. Bugün yaşayan tüm karıncaların toplam ağırlığı, yaşayan tüm insanların ağırlığından daha fazladır.

Deniz Altı Canlıları

Endonezya'nın Lembeh Boğazı'nda yırtıcılar volkanik kumlardan hızla fırlıyor tırnak büyüklüğündeki cüce denizatları da gözünüzün önünde gözle görülemeyecek bir şekilde gizlenmeyi başarıyor.

Bir mercan resifini Las Vegas gibi düşünün: seksi balıkların rengârenk mercan caddelerde dolaştığı ışıl ışıl bir kent. Ardından daha çok çölü andıran bir sualtı mahallesi hayal edin. İşte Endonezya'nın Lembeh Boğazı...
Sulavesi Adası'nın kuzeydoğu ucunun açıklarında yer alan -açık okyanusa kapalı- boğaz

CANLILARDA ÜREME


Eşeysiz Üreme
Eşeysiz üremenin temeli mitoz bölünmedir. Bu yüzden eşeysiz üreme ile oluşan canlılar birbirlerine benzerler. Eşeysiz üreyen canlılardan biri , kalıtsal özelli,kleri bakımından diğerine benzemiyorsa nedeni mutastondur. Eşeysiz üreme çeşitleri 4 başlık altında incelenebilir.

• Bölünerek Eşeysiz Üreme
• Tomurcuklanma ile Eşeysiz Üreme
• Sporla Eşeysiz Üreme
• Vejatatif Eşeysiz Üreme

Bölünerek Eşeysiz Üreme
Bölünerek eşeysiz üremenin görüldüğü canlılara bakteriler örnek verilebilir. Bakterilerdemn başka amip , paramezyum ve öglena da eşeysiz ürer.
Plazmodyum ; yaşam devrini insan ve anofel cinsi sivrisineğin dişisinde tamamlar. İnsan kanında eşeysiz , anofel de eşeyli üreme yaparlar.

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Canlılarda Üreme Ve Çoğalma


Üreme Canlıların soylarının devamı için kendilerine benzer yavrular meydana getirmelerine denir.eşeyli ve eşeysiz olarak iki şekilde olur.

Eşeysiz üreme Eşey hücrelerine gerek olmadan yapılan üreme şeklidir. Yavrular tamamen ana bireye benzerler.

Eşeysiz üreme çeşitleri
1.Bölünme:Monera, protista ve mantarlarda görülür
2.Tomurcuklanma:Maya hücrelerinde ve bazı protistlerde görülür
3.Sporlanma:Parazit bir hücreli mantar ve bazı ilkel bitkilerde görülür
4.Vejetatif üreme:Ana bitkiden ayrılan kısmın bölünme özelliği kazanmasıyla olur. Çelik, daldırma, aşı gibi çeşitleri vardır. Mitoz bölünme esasına dayanır.

Eşeyli üreme Farklı iki cins gametin birleşmesi ile yeni bir canlının oluşmasıdır. Kalıtsal yönden farklı canlılar oluşur.

Zigot Gametlerin birleşmesi sonucu(döllenme) oluşan yapıdır. Zigottan sonraki bölünmeler mitoz bölünmedir.

İzogami Şekil ve büyüklük bakımından aynı olan gametlerin birleşmesidir. Yeşil su yosunu ve ulotrix’te görülür.

Anizogami Yapı ve büyüklük bakımından farklı olan iki gametin birleşmesidir. Alg ve mantarlarda görülür.

ogami Büyük ve hareketsiz yumurta hücresi ile küçük ve hareketli sperm hücresinin birleşmesi ile olan üremedir. Memeliler ve gelişmiş bitkilerde görülür. 

Hermafroditlik Bir organizmanın hem erkek hem de dişi eşey organlarını barındırmasıdır.

Partenogenez Döllenmiş yumurtanın gelişerek tam teşekküllü bir bireyi oluşturmasıdır. Bu birey cinsiyet olarak erkek olup, vücut hücreleri haploit kromozom sayısına sahiptir. Döllenen yumurtalardan mutlaka dişi bireyler oluşur. Arılar ve bitki bitlerinde görülür.

****genez Eşeyli üremenin ardından eşeysiz üremenin gerçekleşmesidir. Sıtma mikrobu, deniz anası, eğrelti ve karayosunlarında görülür

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Omurgalı ve Omurgasız Hayvanlar

Omurgalı ve Omurgasız Hayvanlar
Çevremizde kedi, köpek, kuş, solucan, sivrisinek, arı gibi hayvanlar vardır. Bu hayvanların hareketlerini gözlemlediğimizde solucanın istediği gibi sağa sola kıvrılarak hareket ettiğini, kedi ve köpeğin solucan gibi hareket edemediğini görürüz. Buna karşın kedi, köpek ve kuş gibi hayvanlar dik durabildikleri hâlde solucan dik duramaz. Bilim insanları hayvanları vücutlarında omurga olup olmamasına göre sınıflandırmışlardır.
Vücutlarında kemikten veya kıkırdaktan yapılı bir iskelete sahip olan hayvanlara omurgalı hayvanlar, kemikten veya kıkırdaktan yapılı iskelete sahip olmayanlara ise omurgasız hayvanlar denir.
Omurgalı hayvanlar ise kendi aralarında Memeliler Kuşlar Sürüngenler Kurbağalar Balıklar gibi sınıflandırılır.

Memeliler: Memeli hayvanların hepsi yavrularını süt bezlerinden salgıladıkları sütle beslerler. Doğurarak çoğalırlar. Suda ve karada yaşayanları vardır. Memelilerin bazıları otla, bazıları etle, bazıları ise hem et hem de ot ile beslenirler. Karada yaşayan memelilerden başka yarasa gibi uçan memelilerle; balina, yunus gibi yüzen memeliler

Kuşlar: Kuşlar; su kenarlarında, şehirlerde ormanlarda ve bozkırlarda yaşayabilen omurgalılardır. Hepsinin üzeri tüylerle kaplıdır. Vücutlarında dört üye vardır. Ön üyeler uçmaya yarayan kanat, arka üyeler ise yürümeye yarayan ayak hâline gelmiştir. Kuşlar yumurta ile ürer, yumurta ve yavrularıyla ilgilenirler.

Sürüngenler: Sürüngenler dediğimiz omurgalı canlılar grubu oldukça çeşitlilik gösterir. Kertenkele, timsah, yılan, kaplumbağa bu gruba girer. Vücut yapıları birbirine göre biraz değişiklik gösterir. Derilerinin üzeri pullarla örtülüdür. Kurak yerlere uyum sağlamış hayvanlardır. Çok az suya gereksinim duyarlar. Çoğunlukla karada yaşarlar. Fakat su yılanı, su kaplumbağası sularda, timsah bataklık ve nehirlerde yaşar.

Kurbağalar Kurbağalar tatlı sularda ve tatlı su kenarlarında yaşarlar. Vücutları yüzmeye ve karada zıplayarak hareket etmeye uygun özellik taşır. Yumurta ile ürerler. Yumurtalardan çıkan yavrular balığa benzer. Bir dizi değişiklikler geçirerek kurbağaya benzer hâle gelir. Bu olaya başkalaşım denir. Erginleşmiş kurbağalar genellikle kuyruksuzdurlar.

Balıklar: Balıklar; sularda yaşayan bitkilerle, böcekler ve daha küçük balıklarla beslenirler. Yumurta ile çoğalırlar. Vücutları suda yüzmeye en uygun şekli almıştır. Derilerinin üzeri pullarla ve yapışkan, kaygan bir madde ile örtülüdür.

Balıklarının Özellikleri Resimleri

Balıklarının Özellikleri Resimleri



AKYA
Lichia amia,Gabelsmakrele,Liche n‚-b‚

Köpek Türleri ve Özellikleri

Affenpinscher



Affenpinscher isminin anlamını hem görünüm hem de davranışlar açısından çok güzel yansıtmaktadır. Almanca "Affen" kelimesi maymun, "pinscher" ise terrier anlamına gelmektedir. Fransada ise bu ırk bıyıklı küçük şeytan anlamına gelen "diablotin moustachu" olarak bilinmektedir.

Türkiyenin Biyocoğrafyası

Türkiye, orta enlem kuşağında yer alır. Deniz seviyesinden iki bin metre ve üzerine uzanan pek çok farklı yüksekliğe sahip dağları, platoları ve ovalarıyla farklı iklim koşulları isteyen binlerce canlı türüne ev sahipliği yapmaktadır. Vadiler ve çöküntü alanlarının yarattığı mikroklima etkisi, tür zenginliğini daha da arttırmaktadır. Eski dünya kıtaları arasında köprü görevi gören Türkiye, son iki milyon yılda yaşanan buzul çağlarında pek çok canlı türü tarafından sığınak olarak kullanılmış ve günümüzdeki biyolojik çeşitliliğine kavuşmuştur. Ancak öncelikle sığınak koşullarını sağlayan yer şekillerinin gelişimini özetlemek gerekir.
Türkiye, jeolojik açıdan genç bir ülkedir ve halen devam etmekte olan bir dağ oluşum kuşağında yer almaktadır. 65 milyon yıl önce başlayan bu dağ oluşumu hareketleriyle Afrika, Arabistan ve

Nesli Tükenmekte Olan Hayvanlar

Nesli tükenmekte olan hayvanlar, hayvan ve bitkiler, nesli tükenmekte olan hayvanların resimleri, Türkiye’de ve dünyada nesli tükenmekte olan hayvanlar, bunların türleri, isimleri, bunlar hakkında bilgiler, ülkemizde hangileri var, listesi, koruma yolları, ülkemizde soyu tükenmekte olan hayvanlar, neden soyları tukenmekte gibi sorularınıza cevaplar içermektedir.

NESLİ TÜKENMEKTE OLAN HAYVANLAR

Pandaların Yaşam Alanları Daralıyor!

Pandalar, ayıgiller familyasına ait, beyaz postu üzerinde siyah büyük benekleri olan sevimli ve tembel hayvanlardır. 

Vahşi Doğa,İlginç Hayvanlar,Hayvanlar,Doğa

Ortalama 110 kilo ağırlığında ve 1,5 metre boyundaki pandalar, bambu bitkisi yiyerek besleniyorlar...
       

Kutup Ayılarının Nesli Tükeniyor

Kutup ayıları tehdit altında. Uzmanlar, iklim değişikliği sorununu çözmek için adım atılmazsa, kutup ayılarının neslinin bu yüzyılda tükeneceği uyarısında bulunuyor. Kuzey Kutbu’ndaki buzulların erimesi, kutup ayılarının yaşam alanlarının yok olması anlamına geliyor.

Arıların Yok Oluşu

Arılar kayboluyor uzmanlar uyarıyor ve einstein’nin sözleri aklımıza geliyor insan oglunun 4 yıllık ömrümü kaldı.

ABD’de geçtiğimiz kış da arıların yüzde 35’i kayboldu. 87 temel ürün arılar sayesinde üretiliyor. Elma ve salatalığı bile arılar sayesinde yiyoruz.

 

Bal arılarının sayısı geçen yıl nedeni anlaşılamayan bir şekilde azalmaya başlayınca dünya genelinde büyük bir panik başlamıştı. Aradan geçen zaman içerisinde arıların yok oluşu konusunda yapılan araştırmalar sonuç vermedi. Bunun bir sendromdan kaynaklandığı sonucuna varıldı, ancak bu sendroma yol açan etkenin ne olduğu bir türlü tespit edilemedi.

Keneler Biyolojik Silah Mı?

Türkiye`de 120 kişinin ölümüne neden olan keneler, biyolojik silah olarak kullanılıyor mu? Bilim adamları bu sorunun cevabını aradı. Kırım Kongo kanamalı ateşi (KKKA) Türkiye`de ilk kez 2002`de görüldü ve 28`i bu yıl olmak üzere toplam 120 kişinin ölümüne yol açtı.

Biyocoğrafya

Canlıların yeryüzünde ilk var oldukları yerleri bu yerlerin özelliklerini var oluşlarının nedenlerini yeryüzünden başka nerelerde bulunduklarını ve bu yerlerin oluşum nedenlerini birbirlerine benzer olup olmamaları durumlarını ve bu yerlerin sınırlarının boyutlarını ve bütün bunların olası kurallarını ortaya koyan bütün canlıların meydana gelmesinin etmenlerini şu şekilde sıralayabiliriz.

A.1)  Jeolojik oluşum: Yeryüzünün oluşumundan beri geçirdiği değişik evreler.

A.2) Bu yerlerin oluşmasında canlılar(bitkiler ve hayvanlar) bu canlıların kendine özgü olan özellikleri:

A.3) İklim: Bunların üçünü birden ekolojik birleşme denir. Birbirine benzer özellikleri sahip olan alanlara benzer yerleşim alanları benzer özelliklere sahip olmayan alanlara farklı yerleşim alanları denir.
Soru: Bu benzerlik ve farklılıkların kriterleri nelerdir ? 

A.1)  Jeolojik oluşum

 Dünya’da canlıların geçirdiği jeolojik devirleri açıklamak için 4 teori vardır. Bunlar;